Sinemalar, tiyatrolar,  konserler ve sergiler gibi kültürel etkinlikler salgın sebebiyle nerdeyse tamamen iptal edildi ya da belirsiz bir süre için ertelendi. “Evde kal sanatsız kalma” sloganıyla, çevrim içi olarak, birçok konser ve etkinlik evlerimize ulaştı. Bundan sonra ne olacağı konusu ise hala bir muamma halinde. Salgın sonrası normalleşme ile beraber, bu etkinliklere olan talebin yeniden oluşturulması için gerekli olan adımların neler olması gerektiğine dair farklı görüşler mevcuttur. Bu sebeple, 228 kişiye yeni normale ilişkin beklentileri sorulmuştur. Seçilen kişiler düzenli olarak kültürel faaliyetleri takip edenler arasından seçilmiştir. Çalışmaya katılanların 112 tanesi kadındır. X kuşağı, Y kuşağı ve milenyum kuşağından oluşmuştur. 

13 Martta vazgeçtiğimiz eğlence ve kültürel hayatımızı aynı rahatlıkla ve şartlarda geri sahip olamayacaklarının farkında olduklarını söyleyen kişilerin oranı X kuşağı için %91, Y kuşağı için %86, Milenyum kuşağı için %80 olarak bulunmuştur.  Kadınlar için bu oran erkeklere göre daha yüksektir. Gelecek bir ay içinde, tiyatroya, sinemaya, konsere, sergiye gideceklerini söyleyenlerin oranı sırasıyla %17, %20, %50 ve %10 olarak belirlenmiştir. Göreceli olarak konsere gitme niyetini yüksek olmasının sebebinin konserin açık alanda olma ihtimali olarak görülebilir.

Öncelikle çalışmaya katılanlara, sinema, sergi, konser ya da tiyatro gibi etkinliklere tekrar gitmeyi düşünmeleri için hangi önlemlerin alınmasını bekledikleri sorulmuştur. Kapalı salonlarda gerçekleştirilecek etkinliklere ilişkin en büyük endişe kaynağı sırasıyla, hijyen noksanlığı, sosyal mesafenin korunmaması, havalandırmaya ilişkin riskler olarak tanımlanmıştır. Etkinlik alanında dezenfektasyon köşelerinin varolması gerektiğini söyleyen kişilerin oranı X kuşağı için %83, Y kuşağı için %71, Milenyum kuşağı için %60 olarak bulunmuştur. Etkinlik sırasında görevli olan çalışanların maske takmaları ve gerekli sağlıkla ilişkili kontrollerden geçmiş olmaları çalışmaya katılanların %72’si tarafından çok önemli bulunmuştur. Etkinliği seyretmeye gelen seyircilerin de maske takması gerektiğini ifade edenlerin oranı X kuşağı için %50, Y kuşağı için %70, Milenyum kuşağı için %80 bulunmuştur.

Etkinliğe girişte, bilet kuyruğunun oluşmaması için önlem alınması gerektiğini belirten katılımcılar, bu önlem alınmazsa X kuşağının %70’i, Y kuşağının %65’i, Milenyum kuşağının %80’i etkinliğe gelmeyeceklerine dikkat çekmişlerdir. Etkinliğe gelmeden önce, biletlerin seyirciye ulaştırılmasının iyi bir yöntem olacağını söyleyenlerin oranı X ve Y kuşağı için %60 civarındayken bu oran milenyum kuşağı için %80’lere ulaşmaktadır. Bu noktada, QR kodu olan biletler oldukça etkili bir çözüm yöntemidir. Bu noktada, dijital dönüşümün yaratacağı faydaları kullanmak önemli görülmektedir.

Oturum düzeni açısından zaruri sosyal mesafe kurallarına uymanın gereği özellikle vurgulanmıştır. Katılımcıların %83’ü iki yan koltuğun boş olması konusunda ısrarcı olduklarını belirtmişlerdir. Eğer loca imkanı sunulursa çalışmaya katılanların %76’sı daha fazla para ödemeyi kabul edeceklerini belirtmişlerdir. Beraber geldikleri kişilerle birlikte, ama diğerlerinden ayrık bir yerleşim planını da etkili bulabileceklerini ifade etmişlerdir. (%81).

Etkinlik sırasında alınacak sosyal mesafe ve hijyen önlemlerine ilişkin bilgi verilmesinin oldukça belirleyici olacağını ifade edenlerin oranı %86’dır. Özellikle, olağanüstü bir durum oluştuğunda ne gibi bir eylem planı yapıldığını bilmek istediklerini belirtmişlerdir (%76). Tuvaletlerde ve yiyecek içecek büfelerinde etkinlik sırasında alınması gereken hijyen ve sosyal mesafeye ilişkin önlemler özellikle vurgulanmıştır. Katılımcıların %81’i bu önlemler alınmadığı takdirde etkinliğe gelmeyeceğini ifade etmiştir. 

Katılımcıların vurguladığı bir başka unsur da yeni alanlarda ve yeni biçimlerde sunulacak etkileşimleri tercih edecek olmalarıdır. Arabalı sinema tercihi söz konusu olduğunda, gideceklerini belirten kişilerin oranı kadınlar için %76 ve erkekler için %71 olarak bulunmuştur. Tiyatroyu, araba içinde izleme tercihi sunulduğunda ise bu oran kadınlar için %60’a erkekler için %50’ye düşmektedir. Bir konseri arabanın içinde izleyeceklerini belirtenlerin oranı ise kadınlar için %54 ve erkekler için %45’tir.  Alkışlamak yerine korna çalmak ya da silecekleri çalıştırmak sizi memnun edecek mi sorusu sorulduğunda erkeklerin %81’i ve kadınların %60’ı, bu yöntemin onları memnun edeceğini belirtmişlerdir. Çevrim içi olarak etkinliği izlemek söz konusu olduğunda sırasıyla sinema, tiyatro ve konser alternatifleri tercihleri %81, %50 ve %48’e düşmektedir. Sergileri çevrim içi ziyaret etmek bağlamında, oranlar göreceli olarak yüksektir. Oran %90’lara çıkmaktadır.

Kültürel etkinlik hizmeti sunan eğlence sektöründeki işletmelerin eski günlerine dönmeleri için izleyicileri ikna etmeleri çok kolay görünmemektedir. Tutarlı, açık, izleyicilerin salgına ilişkin farkındalığını gözönüne alan iletişim biçiminin önemi açıktır. Sosyal mesafe, hijyen ve endişeleri gözönüne alarak yenilikçi, teknolojik tabanlı çözümler sunan etkinlik planlayıcı işletmelerin yeni normalde daha başarılı olma ihtimalleri söz konusudur.